Bir gün biri gelip “Siz engelliler bizim ibretliğimizsiniz. Biz size bakıp kendi sağlığımıza şükredersek öte dünyada bizi kanatlarınızla cennete taşıyacaksınız.” dedi. Yazar Homo İbretus’un hikayesi işte böyle başladı.
Yolda
gördüğünüz bir ibretliğe yardım etmek için sokaktakilerle kapışıyor musunuz?
Otobüste yer vermek için diğer yolcularla adeta kavga mı ediyorsunuz? Yardım
edip sevabın dibine vuracağınız ibretlikler mi arıyorsunuz? Homo İbretus’ları
doğal ortamlarında gözlemlemek mi istiyorsunuz? İşte size devrim niteliğinde
proje: “İbrethane” yani diğer adı “Günah Çıkarma Kabini”.
Bu projeye
göre, çeşitli merkezlere kurulacak olan ibrethanelerde acımalık ve sevmelik
Homo İbretus’lar bulundurulacak, bu ibretliklerin masumiyetinden feyiz alan ve
onlara iyilik yapıp yardım eden vatandaşlar, vicdanlarını rahatlatarak manevi
huzura kavuşacak.
İşte bu
devrim niteliğindeki projeye ilişkin detaylar:
İçinde en az
bir Homo İbretus’un bulunduğu 15 metrekare genişliğindeki kabinler;
ibadethaneler, kamuya açık alanlar, cezaevleri, Amatem şubeleri, huzurevleri,
hastaneler, alışveriş merkezleri başta olmak üzere çeşitli merkezlere
kurulacak. Özellikle cezaevleri ve Amatem’lerdeki kabin sayısı yoğunluğa göre
artırılacak. Mahkumlar ve bağımlılık tedavisi görenler için bu kabin
uygulamasına katılmak zorunlu hale getirilecek.
Kabindeki
ibretlik, günah çıkaranın görmek isteyeceği şekilde, ezilerek ve büzülerek
oturacak, masum masum bakacak ve acıma duygusu uyandıracak. Bunun sonucunda günah
çıkaran kişi İbretus’un başını okşayacak, onu teselli edecek, onunla konuşacak,
ona yardım edecek ve bu sayede aslında bu ucube sakatların küçük çocuksu
dünyalarında ne kadar meleksi olduklarını düşünüp kendi hatalarının
bağışlanmasını dileyerek, bir işe yaramış olmanın huzuruyla kabinden çıkacak.
Bir kişinin
kabinde kalma süresi maksimum 20 dakika olacak. Kabin ücretsiz ve 7/24 açık
olacak. İbretus’lar kabinde 8 saatlik vardiyalar halinde dönüşümlü olarak
bekleyecek. Her İbretus haftada 1 gün izinli olacak. Bu meczup yaratıklara
maaşları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca oluşturulan bir fondan temin
edilecek.
Kabine
girişler, girişteki numaratörlerden alınan numaralar sayesinde yapılacak.
Kabinde, bu acınası mahlukların saçını okşamak, elini tutmak, alnından öpmek,
ağlamak, ona sarılmak ve gerçeği yansıtmayan iltifatlarda bulunmak, yalandan
ilan-ı aşk etmek serbest olacak. İsteğe bağlı olarak o özürlüye hediye veya yiyecek
götürülebilecek. İbretliğin yüzünde oluşacak en ufak bir tebessüm günah çıkarma
işleminin başarıya ulaşması anlamına gelecek. Aksi halde tekrar numara alınarak
işlemin tekrarlanması gerekecek.
İBRET
ALACAKLARA UYARILAR
-Eğer
yiyecek getirecekseniz, kabuklu yiyecek, kuruyemiş, yutulması ve çiğnenmesi zor
yiyecekler (lokum mesela) getirmeyiniz. Su veya başka bir içecek içirecekseniz,
pipet kullanınız ki boğulmasın.
-Bu
ibretlikler tek başına yıkanamayan canlılar olduğundan ve temizlikleri günaşırı
yapıldığından okşamadan önce eldiven takmanız tavsiye edilir.
-Bu
ibretlikler mide bulandırıcı görünümde yaratıklar olduğundan, mümkün olan en
kısa sürede işleminizi tamamlamanız sağlığınız açısından önemlidir.
-Bu
İbretus’lar çok çabuk bağlanıp karşısındakine fazla değer verdiğinden aynı
kabine tekrar uğramamanız aynı ibretlik mahluka tekrar rastlamamanız ve
yakanıza yapışmasını önlemeniz açısından yararınıza olacaktır.
Kısacası,
aslında her gün çevremizde olan olaylar sistemli ve amaçlı hale getirilecek.
Proje bitiş
tarihi: Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.
Projenin uygulanacağı
yer: Bir yer düşünüyorum yemyeşil, bilmem neresinde yurdun.
3 Aralık
Dünya İbret Günü (ajite edilmiş haliyle Engelliler Günü) bu yıl da klişeler
eşliğinde kutlandı. Aslında takip
etmeseniz de tahmin etmemeniz mümkün değil zaten. İşte ben o gün neler olduğunu
size özetleyeceğim.
1- SEMPATİK EMPATİ
İbret
Günü’nde en çok yaşanan empati çalışmalarını bu başlık altına topladım. Empati
kurmak adı altında yapılanlar şu şekilde:
-X belediye
başkanı veya Y valisi ayağına beyaz çorap giyerek (alçı yapmış kendince akıllım
.s) o çok sevdiği, hatta bütünleştiği, döner koltuğuna oturup sokakları gezdi.
(Homo Tekerus’ları anlamış yani)
-A
partisinin milletvekili gözlerini siyah bir bandajla kapatıp eline beyaz bir
baston alıp (Homo Zifirus, tıpkısının aynısı :P) oraya buraya tosladı.
(kıyamadım ki şimdi ben)
-B şehrinin
C ilçesinde bir konferans salonuna binlerce kişi (muhtemelen D İlkokulu veya E
Lisesi öğrencileri) zorla tıkıldı ve engellilikten bihaber olan insanlar
engellilikle ilgili ahkâm kesmelerini bu zavallılara “farkındalık uyandırma”
adı altında dinletti.
2- ÖNCE
PANELDE ENGELLERİ KALDIRALIM, SONRA KOKTEYLDE YEMEKLERE SALDIRALIM!
Bu son
derece anlamlı merasim “Kimsesiz Sokak İguanalarını Koruma Derneği” tarafından
düzenlendi. Şıklıklarıyla göz kamaştıran hanımefendiler daha olayın farkında
bile olmadıklarından konferans boyunca dedikodu yaptılar. Bu sırada mail’lerini
kontrol eden Muhittin Bey ve whatsapp’tan mesajlaşan oğlu Zübeyircan da
gözlerden kaçmadı.
3- ÇIKARIN
PEÇETELERİ AJİTE YAPICAM
İbret
Günü’nün vazgeçilmezlerinden biri de insanlarda duygu patlamasına yol açan ve
insanların yardım eliyle vicdani mastürbasyon yapmasını sağlayan azim ve gayret
öykülerinin protagonisti biz İbretus’lar. Bu örnek insanlar topluluk önüne
çıkartılıp, önceki yazımda bahsettiğim tarzda şiirler okutulmak suretiyle dinleyici ve
izleyicilerin egoları tahrik ve tatmin edildi. Bu işten en kârlı çıkan taraf
ise Selpak firması oldu. Peçete satışları gün boyunca %71 arttı.
4- ALTIN
KALP ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Yılın en
altın kalplilerinin ödüllendirildiği bu muhteşem günde en klişe cümle dalında
“Engelleri kaldırın.” ve “Engelsizsiniz.” arasındaki kıyasıya rekabetin sonunda
her iki cümleye de ödül verildi. En iyi yardımcı dalında ise, engelli bir genci
her sabah yolun karşısına geçiren Büfeci Necati ödül aldı. En altın kalpli kadın
dalında, işitme engelli Zekeriya Abi’nin gömleklerini ütüleyen komşusu Süheyla
Hanım ödüllendirilirken, mangal gibi yürekli adam ödülünü ise mahallenin en güzel kızına
olan aşkını kalbine gömüp hayatını ortopedik engelli bir kıza adayan Matkap
Ferit aldı.
Evet, geçen
yıl da bu yıl da bunlar oldu sevgili okur, ve bu zihniyet değişmediği sürece 3
Aralık 8723’te de bunlar olacak.
Evet sevgili
ibrettaşlarım, 3 Aralık Dünya İbret Günü nihayet gelip çattı ve her yıl olduğu
gibi bu yıl da gazetelerde, televizyonlarda ve internette “engelli kızın
ağlatan şiiri” (dikkat çekmek istiyorsanız gözyaşı şart), “azmiyle yürekleri
dağlayan görme engelli Büşra” (isim çok önemli, İlke isimli bir insan kimseyi
ağlatamaz mesela, masumiyet yok içinde anladın?) ve “engelleri kaldıran
Mustafa” gibi şeyler görmeniz mümkün. Peki bu insanlar bu şiirleri nasıl
yazıyor? Ben bu konudaki bilgi ve birikimimi bu yazımda eğlenceli bir üslupla
sizlere sunacağım.
Öncelikle
yapmamanız gerekenlerle başlayalım:
Şimdi, kendi
yazdığım bir şiir üzerinden örnek vererek başlayayım:
“Kirli
sepetinde beyaz çoraptım,
Ama cennette
en iyi yeri kaptım,
Engelime
rağmen azmedip çiş yaptım.
Nerde ulan
bu tuvalet kağıdı?”
Evet, şiir
bu. Hataları daha iyi görelim diye yaptım. Öncelikle engelliyseniz ve
yeteneğinizi ortaya koymak istiyorsanız bunu mizahla başaramazsınız. Çünkü
engelliler toplumda gülmeden değil ağlamadan sorumludur.
İkincisi,
“ulan” gibi argo bir ifade bir engellinin masum ağzına asla yakışmaz.
Unutmayın, hiçbir engelli küfür bilmez. (Ben bilmiyorum amına koyim.)
Üçüncüsü de,
bu şiirle insanların acıma duygusuyla dalga geçildiği çok belli. İnsanlar zaten
zoraki ağlıyor, bir de biz bununla dalga geçince iyice kötü oluyorlar.
Şimdi ne
yapmamız gerektiğine gelelim:
1-Öncelikle
şiirimize güzel bir başlık bulmamız lazım. Mesela, engellilik konulu bir şiire
“Biz Engelliyiz Siz de Engitlisiniz” gibi bir başlık sakın koymayın. Alternatif başlık önerileri: Azim, Azmin
Zaferi, Azmimle Başardım, Engellere Rağmen, Her Şeye Rağmen, (bu rağmen
sözcüğüyle bonus olarak övgü de alırsınız), Hor görmeyin Beni, Sizden Ne Farkım
Var vs. vs.
NOT: Eğer
kalabalık bir kitlenin %99’luk bir kesimini ağlatmayı hedefliyorsanız, “Gözleri
Görmeyen Kızın Yüreğinden Çağlayanlar” şeklinde bol ajitasyonlu başlıklar
seçmelisiniz.
2-Başlığımız
ne olursa olsun, şiirimizde geçmesi gereken bazı anahtar kelimeler var: Azim,
başarmak, engelli, farklı, görmek/yürümek (-ebilmek’le kullanımı daha faydalı),
hayat, inanmak, karanlık, mutluluk, siyah,
umut, yaşamak gibi. Bu kelimeleri
şiire öyle bir serpiştirmeliyiz ki, vurgulu söylediğimizde her biri biber gazı
etkisi yapmalı.
3- Başlığı bulduk, kelimeler
cepte. Şimdi, şiirin biçimine geldi sıra. Şiirimizi 7’li veya 11’li hece
ölçüsünde yazabileceğimiz gibi, serbest ölçüde de yazabiliriz. Ancak dizeler
çok uzun olmamalı ki, bağırarak okuduğumuzda ara verebilelim, sesimiz detone
olursa gözyaşı da övgüler de gider. Aynı şekilde şiiri de gereksiz uzatırsak
duygu yoğunluğu azalabilir. Dörtlükler halinde 5 kıta ideal. Veya şiiri
bölmeyecekseniz zaman tutun, 5 dakikayı geçmesin.
Şimdi bu kurallar doğrultusunda
örnek bir şiir yazacağım:
HAYATA TUTUNMAK
Hayata bir
yanım eksik gelsem de,
Çevremde hep
zavallı görülsem de,
Çektiğim
eziyetleri bilsem de,
Pes etmedim,
ben hayata tutundum. (Burada
gözler hafif nemlenecek.)
Karanlığı en
iyi ben bilirim.
Sanmayın ki
körüm diye ezilirim,
Ben her
şeyin üstesinden gelirim,
Yenilmedim,
hep hayata tutundum. (Birkaç alkış
bekleniyor, 2. dizede ilk damlalar akmaya başlar.)
Kurtulmaz
azmin elinden hiçbir şey
Aslında
sizler de ben de bir birey,
Dinle beni
sana söylüyorum, hey!
Hayata
tutun, ben bile tutundum. (Burada
verdik gazı, bir sonraki dörtlükte alkış kopacak.)
Görmesem de
ablamın gamzesini,
Olsun,
duyuyorum tatlı sesini,
Hissederek
görüyorum hepsini,
Bakın ben
nasıl hayata tutundum. (Biri
buraya peçete getirsiiiin!)
Günlerim ne
zorluklarla geçiyor,
Benim
gibilerse neler çekiyor,
Sahip
olduklarım bana yetiyor,
Her şeye
rağmen hayata tutundum.
(Alkışlar, gözyaşları, övgüler…)
Bakın, işte
size mis gibi şiir. Bu şekilde, yoğunluk durumunuza göre ayda 25-30 şiir
yazabilirsiniz. Sonrasında bu şiirleri bir kitap hâline getirmek isterseniz,
kitap ismi için 1. maddeyi, önsöz ve arka kapak yazısı için de 2. Maddeyi
uygulayabilirsiniz.
Peki, şiiri
nasıl okuyacaksınız?
Şiirimizi
okurken mümkün olduğunca bağırmak çok önemli.
Bir de ağlamaklı bir sesle okursanız, beklenen reaksiyonu almamanız için
hiçbir neden yok. Unutmayın, gözyaşı istiyorsanız gözyaşı dökmeniz şart.
İşte size iki
örnek:
Bu arkadaşımız şiir okuma dalında her türlü ödüle layık gösterilebilecek biri. Baksanıza, "Gözlerin görmüyor sana iş vermişiz." sözüyle tanıdığımız Recep Akdağ'ı bile etkilemeyi başarmış.
İkinci örneği de yukarıdaki linkte görebilirsiniz. Burada şiir okuyan abla duygusallığın dibine vurmuş durumda. Son derece vurucu kelimelerle yarattığı etkiyi gözyaşlarıyla da pekiştirmiş. "Mavinin sesini duymak" gibi ifadeler kullanmış. Gördüğünüz gibi, yaratıcılığın sınırlarını zorlarken gerçekçiliği ihmal edebilirsiniz.
Eveeet, hazır yeni yıla girmeye yavaş yavaş hazırlanırken önümüzdeki yılda bizi nelerin getirdiğiyle ilgili bir yazı yazalım dedik. Normal gözü kapalı olduğu için gönül gözü açık olan ve 7654. hisleri kuvvetli Masterolog /Astroloji uzmanı) bir Homo Zifirus'la 2014 yılının biz Homo İbretus'lara neler getireceğini konuştuk.
İşte burçlara göre Homo İbretus değerlendirmeleri:
Koç (21 Mart
– 20 Nisan)
Sizin
iyiliğinizi isteyen, sizi seven(!) son derece iyi niyetli insanlara minnettar
olmak yerine atarlanıp agresif tepkiler veriyorsunuz. Durakta beklerken sizi
otobüsün birine tıkmaya çalışan iyiliksever mahalle delikanlılarına aşırı
tepkiler vermemeye çalışın. Çarpmalardan dolayı oluşabilecek yaralara karşı
tedbirli olun.
Boğa (21
Nisan – 20 Mayıs)
Çok
umursamaz ve sakin günler yaşıyorsunuz. Öyle ki, yolda size sadaka vermeye
çalışanlara o parayla rengârenk balonlar ve pamuk şekerler alacak kadar
sevecensiniz. İnsanların sizi pamuk şeker kadar yumuşak, balon kadar hafif
görmesi umurunuzda değil. Bu özelliğinizle insanlara ibretlik oluyorsunuz. Tam
bir sevap bolluğu içerisindesiniz. Fırsatları iyi değerlendirin.
İkizler (21
Mayıs – 20 Haziran)
Paranızın
yarısını kör gibi yaşamak için kabartma kitaplara, yarısını da iyileşmek için
göz doktorlarına harcıyorsunuz. Bu ikilemden çıkmanızın vakti geldi. Bunda
aradığınız aşkı bulamamanızın da payı büyük. Biraz sosyalleşmeye ihtiyacınız
var. Derneklere daha sık uğrayın.
Yengeç (21
Haziran – 20 Temmuz)
Tamam aşkın
gözü de sizinki gibi kör olabilir, ama sırf bu yüzden ruh eşinizi izdivaç
programında aramanız da olacak iş değil. İnsanları kendiniz gibi sanıp onlara
güvenmeyin. Yapılan iyilikler karşılıksız değil. Her iyilik eşittir 70 şehit
sevabı. Öte dünyada onları sırtınızda cennete götürmenizi isteyebilirler.
Aslan (21
Temmuz – 20 Ağustos
Körlerin
çoğunun müzikle uğraşması sizi de özendirmiş olabilir ama Ankara’nın Bağları’na
metal cover yapma fikri de nereden çıktı? Bari grubun ismini “Kör Talih”
koymasaydınız. Siz yarın öbür gün “Güneşi gördüm ehuhehuhe” diye espri de
yapmaya kalkarsınız. Yapmayın böyle şeyler reca ediciğim.
Başak (21
Ağustos – 20 Eylül)
Rüyanızda
önünüzdeki şeylere çarpmamak için bastonunuzla uyumanız hiç de akıl kârı değil.
Her şeyi kontrol altına alamazsınız kuzum. Tabiat ananın ayak mantarlarından
mantar sote yaptığımız düşüncesini de çıkarın aklınızdan. Daha fazla yazıp da kızdırmayalım sizi.
Terazi (21
Eylül – 20 Ekim)(
“Trip atma”
dalında sergilediğiniz üstün başarılardan dolayı çevrenizdekilerin gözleri
doluyor. (Neden acaba?). Sabır küpü olmanıza gerek yok ama sinir küpü olmasanız
da olur. Zeka küpü olabilirsiniz ama, onun bir sakıncası yok.
Akrep (21
Ekim – 20 Kasım)
Gittiğiniz
mekânda garson arkadaşınıza menü getirdi size getirmedi diye arkadaşınızın
üstüne ketçap sıkmanız hiç hoş olmamış doğrusu. Kıskançlığın bu kadarı hayra
alamet değil. Yapayalnız kalırsınız, pizzanızı dilimleyeniniz olmaz maazallah. Gömleğinin
düğmesini ilikleyecek bir dostu olmalı insanın.
Yay (21
Kasım – 20 Aralık)
Dostluk güzel
bir şeydir, evet, ama pizzanızı dürüm yapan arkadaşınıza artık bir dur
demelisiniz. Bu yufka yüreğiniz ileride size kol böreği olarak geri dönebilir
uyarmadı demeyin. Neydi o lavaboda elinizi yıkayan iiyilik timsaline teşekkür
edişiniz? Çok yumuşak davranıyorsunuz olmaz böyle. Hiç değilse nazikçe uyarsaydınız.
Oğlak
(21Aralık – 20 Ocak)
İlgi çekmeye
çalışıyorsunuz ancak bunu, insanları sesinden tanıyabildiğinizi veya telefon
numarası ezberleyebildiğinizi söyleyerek başaramazsınız. Ayrıca engelinizden
çok fazla yakınıyorsunuz. Oğlak değil ağlak oldunuz resmen. Rica ederim biraz
çeki biraz düzen yahu. Sonra insanlar size fal mal baktırır, mal mal bakarsınız
alimallah.
Kova (21
Ocak – 20 Şubat)
Kendinizle
barışık olma işini siz biraz abartmışsınız galiba. “Bu işi gözüm kapalı
yapıyorum hohuhahaha” tarzı esprilere artık kimse nezaketen bile gülmüyor. Her
şeyi körlüğünüze bağlayarak insanları kendinize bağlayamazsınız. Olsa olsa
Metin Şentürk’e bağlarsınız.
Balık (21
Şubat – 20 Mart)
Gözleriniz
açılacak inşeallah deyip size Braille muska yazarak paranızı söğüşlemeye
çalışan üfürükçülere karşı gözünüzü açın. Ünlü bir halk söyleyişi der ki,
“Önemli olan görmek değil, hissetmek.”
27 Kasım 2013 Çarşamba
HOMO İBRETUS'LARIN YENİ YAŞAM ALANI: İBRETKENT FİKİRLİ EVLER
Yanlış
okumadınız, Homo İbretus'ların artık yeni bir yaşam alanı var. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nce gerçekleştirilecek olan “İbretkent” projesiyle İstanbul ve
çevresindeki illerde yaşayan tüm Homo İbretus'lar tek bir merkezde toplanıyor.
Kilyos
yakınlarında 50.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulacak olan bu kentte bir Homo İbretus'un ihtiyaç duyacağı her şey (konut, alışveriş merkezi, sosyal tesisler)
yer alacak. Her bir Homo İbretus'a 250 metrekarelik dubleks ev ve 2 akülü
sandalyelik park yeri ayrılacak. 1000 metrekarelik yürüyüş parkuru üzerine
döşenecek olan yürüyen bantlar yardımıyla Homo İbretus'lar spor yapabilecek. Ayrıca
İbretkent’ten şehrin diğer bölgelerine metrobüs ve otobüs hattı açılacak.
İBRETKENT HOMO İBRETUS'LARA NE GİBİ FAYDALAR SAĞLAYACAK?
-Öncelikle,
İbretkent’te Homo İbretus'lar birbirleriyle daha fazla kaynaşacağından, önceki
yaşantılarında kuramadıkları dostane ilişkileri kurabilecekler.
-Sadece Homo İbretus'ların bulunduğu bir yerleşim yeri olacağından, modern insanın empati
kuramamasından kaynaklanan yanlış anlamalara maruz kalmayacak, hassas
kalpleri kırılmayacak, naif ruhları incinmeyecek, meleksi masumiyetleri
zedelenmeyecek ve kendi küçük çocuksu dünyaları yıkılmayacak.
-Homo İbretus'lar bir yerden bir yere daha rahat ve özgüvenle ulaşacaklarından, psikolojik ve fiziksel
açıdan daha sağlıklı bireyler olacaklar, hayata daha pozitif yaklaşacaklar.
-Homo İbretus'lara sağlanan maaş sayesinde çalışmak zorunda olmayacaklar, ekonomik
sorunlar yaşamayacaklar.
-Sadece
kendilerinin kullanacağı ve rahatlıkla hareket edebilecekleri alışveriş
merkezi, sinema ve tiyatro salonu, yürüyüş parkuru, spor kompleksi vb. yerler
sayesinde daha “sosyal” varlıklar haline gelecekler.
İBRETKENT NE
GİBİ ÖZELLİKLER İÇERİYOR?
İBRETKENT
FİKİRLİ EVLER
Her Homo İbretus'un dubleks ev sahibi olacağı fikirli evler, bir Homo İbretus'un tüm
ihtiyaçlarına cevap verebilecek, hayatını kolaylaştıracak şekilde dizayn
edilecek. Bu fikirli evler, Homo İbretus'un yol açacağı olası yangın, su baskını vs.
durumlara karşı tetikte olacak ve kendini koruyabilecek. Evde bulunan yangın
tüpleri ve otomatik açılır su giderleri bu işlevi görecek.
Ayrıca, bu
fikirli evlerdeki Duyarlı Mutfak, Homo İbretus'un mutfaktaki ocak, fırın gibi yanıcı
aletlere yaklaşmasını önleyerek böyle durumlarda alarm verecek. Homo İbretus için
kendi kendine yemek pişirecek olan Zeki Fırın, Homo İnretus'u bu dertten de
kurtaracak. Hatta yemek seçimi konusunda da Homo İbretus'u düşünen bu Duyarlı
Mutfak, Homo İbretus'un aylık checkup bilgilerini sisteme girmesi halinde Homo İbretus'un sağlık durumuna göre aylık beslenme programı hazırlayarak, programa göre o
tarih ve saatte belirtilen yemeği Homo İbretus'a servis edecek. Ayrıca, Homo İbretus'un biyolojik saatine göre kahvaltı, öğle ve akşam yemeği, meyve ve tatlı saatleri
belirleyecek. Ayrıca Homo İbretus'un günlük alması gereken sıvı miktarını da denetleyecek.
Ayrıca bu
evler Homo İbretus'un temizlik alışkanlıklarını da belirleyecek. Vücuda
yerleştirilecek bir çip yardımıyla Homo İbretus'un vücudundaki ter, kir ve mikrop
miktarı belirlenerek belli bir miktarı aşması halinde duş alması konusunda
uyarı verilecek. Homo İbretus için dizayn edilen İyiliksever Banyo’da Homo İbretus, duş
başlığının altına gelecek şekilde yerleştirilen tabureye oturacak, taburenin
kenarında bulunan vanayı çevirmesi halinde duş başlığı açılarak otomatik
keseleyici ve şampuanlayıcı devreye girecek, tabure de Homo İbretus'un vücudundaki
yıkanacak bölgeye göre dönmeye başlayacak. 20 dakika sonra bu sistem kendini
devre dışı bırakarak Homo İbretus'un havluya ulaşmasını sağlayacak.
Son derece
hijyenik olan bu evdeki bir diğer özellik de Homo İbretus'un giyimine özen göstermesini
sağlaması. Giysilerini her gün değiştirmesi konusunda Homo İbretus'u uyaran Titiz
Dolap, beden ölçülerine göre Homo İbretus'a kıyafet kombinasyonları yaparak “Bugün
ne giysem?” derdine son veriyor.
Ayrıca bu
evin temizliği de çok kolay. 15 günde bir devreye giren Hijyenmatik Sistemi,
evin temiz kalmasını sağlıyor. Evin içine yerleştirilmiş olan deterjan boruları
ve otomatik süpürge evin çok kısa bir süre içinde kendini pırıl pırıl yapmasını
kolaylaştırıyor.
Bunlara ek
olarak Homo İbretus'un sağlığı konusunda titizliğe özen gösteren evde, odadaki
oksijen miktarını saniye saniye ölçen Hassas Sayaç bulunacak. Homo İbretus odadaki
oksijen miktarını azalttığında sayaç uyarı verecek ve oksijen miktarı istenen
boyuta gelinceye kadar pencereler otomatik olarak açılacaktır.
Bu eve,
fikirli ismini veren özellik de şu. Homo İbretus ve yakınları fikirli eve
istedikleri fikri empoze edebilecek, istedikleri zevkleri tanımlayabilecekler.
Örneğin; savunulmak istenen düşünce tarzını, beğenilen müzik, kitap, film
türünü sisteme giriyorsunuz, ev de bu verilere göre şekilleniyor. Yani,
sistemde “komünizm” kutucuğunu işaretliyorsunuz, sistem de 100.000 kitaptan
oluşan Bilgin Kitaplık’tan size komünizmle ilgili kitaplar okuyor, komünist
sloganlar ve marşlar söylüyor, bir başka deyişle ev Homo İbretus'un yerine komünizmi
savunuyor. Ya da “klasik müzik” kutucuğunu işaretliyorsunuz, ev Homo İbretus'a klasik müzik dinletiyor. Ev Homo İbretus'u yormuyor, onun yerine düşünüyor,
savunuyor, beğeniyor.
Tüm bunlara
ek olarak, Fikirli Ev Homo İbretus'un güvenliğini ön planda tutuyor. Eve gelecek
olan Homo İbretus yakını evin giriş kapısında bulunan termal kamera ve X-Ray
cihazından geçiyor ve kişi Homo İbretus'un güvenliği için sakıncalı bulunursa ev
kendini ve kapılarını kilitliyor ve alarmlar devreye giriyor. Ayrıca evin
salonunda bulunan DTC (Dost Tanıma Cihazı) Homo İbretus'un dostlarını, yakınlarını
ve partnerini değerlendirerek gerektiğinde Homo İbretus'a uyarı mesajı gönderiyor. Örnek
verecek olursak, diyelim ki eve sık uğrayan kişi şiveli konuşuyor. Bu şiveyi
anlamak için Homo İbretus beyni enerji harcayacağından ev devreye giriyor ve Homo İbretus'u uyarıyor ya da şiveli konuşmayı İstanbul Türkçesine tercüme ediyor. Bir
başka örnekle, mesela eve gelen kişi çok ağır bir kokusu olan parfüm
kullanıyor. Bu parfüm kokusu, hassas Homo İbretus burnunu yoracağından, alarm ötüyor
ve kişiden parfümü değiştirmesi isteniyor.
Bunun gibi
pek çok özelliği bulunan İbretkent Fikirli Evler, bir Homo İbretus'un hayatı boyunca
karşılaşabileceği sorunları minimize ediyor.
SOSYAL
TESİSLER
İbretkent
sakinlerinin faydalandığı alışveriş merkezi, fikirli evle işbirliği yaparak Homo İbretus'un ihtiyaçlarına cevap veriyor. Ev, ihtiyaç duyulan malzemelerin
listesini sisteme iletiyor, alışveriş merkezi de sistemdeki ürünleri eve
gönderiyor.
İbretkent’in
sağlıklı yaşam parkuru, 1000 metrekarelik olup, Homo İbretus'un sağlıklı bir yaşam
sürmesini sağlıyor. Homo İbretus, parkura adım atar atmaz devreye giren yürüyen
bantlar Homo İbretus'a zahmet çekmeden spor yapma olanağı sunuyor.
,
İbretkent’in
diğer faaliyet alanları da sinema ve tiyatro salonları. Homo İbretusların sisteme
girdiği bilgilere uygun film ve oyunları belirleyen Entel Gişe, seçme zahmetini
de ortadan kaldırıyor.
İBRETKENT
SAKİNİ OLMAK İÇİN GEREKEN ŞARTLAR NELERDİR?
18 yaşını
dolduran her türden Homo İbretus bu kentin bir sakini olabilir. En az bir kişinin
onu ibret alarak haline şükrettiğini kanıtlaması yeterli. Ücretler de çok
makul. 10.000 peşin, hemen yerleşin!
İBRETKENT
HANGİ BÖLGELERDEKİ HOMO İBRETUS'LARA HİZMET VERECEK?
Şimdilik
sadece İstanbul ve çevresindeki illerden başvuru alabiliyoruz. Daha sonra
Türkiye’nin diğer bölgelerinde, ve diğer Türkî devletlerde de bu tip
projeler uygulayacağız.
İbretkent: Biz Homo İbretus'ların sorunlarını da
iyi biliriz.
Homo İbretus Hakkında
HOMO İBRETUS – TOPLUMUN ACIDIĞI İNSAN
Bu blog, bendeniz İlke Çeperli tarafından açılmış olup,
başta engelliler olmak üzere toplumda acınası varlıklar olarak görülen
insanlara yapılan muameleleri ironik ve mizahi bir dille eleştirmeyi
amaçlamaktadır. Yazılarımı yayınlamadan önce bu Homo İbretus’lar hakkında kısa
bir bilgilendirme yapmak istedim.
Homo İbretus Nedir?
Homo İbretus, modern insanın başkalaşmış bir versiyonudur.
En belirgin özellikleri modern insan tarafından yadırganıp ötekileştirilerek
acınası varlıklar olarak nitelendirilmek olan Homo İbretuslar, kendilerini
acınası kılan özelliklerine göre çeşitlilik gösterir. Homo İbretus’ların bir
diğer adı Homo Sakatus’tur Bilinen alt
türler; Homo Zifirus (Görme Engelli),
Homo Desibelus (İşitme Engelli), Homo Tekerus (Ortopedik Engelli) ve Homo
Moronus (Zihinsel Engelli)’dir. Bunların bir diğer ortak özelliği ise modern
insanın bunlar hakkında konuştuğunda, bunları mizah unsuru olarak kullandığında
lanetleneceğine inanmasıdır. Fakat bu inanış tamamen batıl olup, Tanzanyalı
bilim adamlarınca yapılan deneylerde herhangi bir lanetlenme vakası gözlemlenmemiştir.
Ben de bu bloğumda yayınlayacağım çeşitli gönderilerle bu batıl inanışı
çürütmeye çalışacağım.
Homo İbretus’ların Genel Özellikleri
1- Homo İbretus’lar görünüşte herhangi bir anormaliye sahip
olmasalar da iğrenç varlıklar olarak tanımlanırlar. Yemek yeme tarzlarından,
giyimlerine kadar her konuda modern insanın midesini bulandıran bu canlılar
hakkında yapılan en yaygın tanımlama, “Acınası, Tanrı’nın insanlara mesajı,
topluma bir ceza” şeklindedir. Homo İbretus’lara verilen en yaygın tepki, “Ah
yazık kıyamam, vay be azmin zaferi nasıl yürüyor, her durumda yanında olup
ayranını içireceğim!” şeklindedir.
2- Homo İbretus’lar ya çok övülür, ya da çok yerilir. Nefes
alışı bile büyük başarı olarak görülürken, yaptıkları her türlü başarıdan sonra
eksiklikleri yüzlerine vurulur.
3- Homo İbretus’lar (Homo Moronus hariç) zekâca herhangi bir
eksikliğe sahip değillerdir ve kendilerine geri zekâlı muamelesi yapan modern
insandan hoşlanmazlar.
4- Homo İbretus’ları modern insanlar insan olarak kabul
etmez. Homo İbretus’lar “he” denip geçiştirilir, dikkate alınmaz, görmezden
gelinir. Modern insan tarafından dışlanan Homo İbretuslar, bazen pozitif, bazen
de negatif ayrımcılığa uğrarlar.
5-Bunlar dışındaki tüm özellikleri modern insanla aynıdır.
FAKAT HİÇBİR ZAMAN BİR İNSAN VEYA BİREY OLARAK GÖRÜLMEZLER.
Homo İbretus’lar Nerelerde Yaşarlar?
Homo İbretus’lar dünyanın her yerinde görülebilir.
Homo İbretus’lar Ne İş Yaparlar?
Homo İbretus’lar ne iş olsa yaparlar. Kimi bir öğretmen,
kimi bir avukat, kimi bir simitçi veya devlet memuru olarak karşımıza
çıkabilir. Ancak hiçbir Homo İbretus’u herhangi bir şirkette üst düzey yönetici
olarak göremezsiniz.
Medyada Homo İbretus
Homo İbretus’lar medyanın en sağlam malzemeleridir.
Özellikle gazete ve televizyonlarda hakkında bol bol ajitasyonlu haber çıkar.
Bu konuda en çok ön plana çıkan ünlü Homo Sakatus Metin Şentürk’tür. Diğer
gözde Homo İbretus’lara televizyonlardaki kadın kuşağı programlarda
rastlanabilir.
Homo İbretus’lar hakkında tanıtım niteliğinde kısa bir
yazıyla başlangıç yapmak istedim. Hepinize keyifli okumalar dilerim.
"Homo İbretus" gibi alışılmadık bir isme sahip bu blogda yazılarımı yayınlamaya başlamadan önce, blogun amacı hakkında kısaca bilgi vermek istedim.
"Homo İbretus" yani bir başka deyişle "toplumun acıdığı insan" olarak tabir ettiğim kesim, içinde bendeniz İlke Çeperli'nin de bulunduğu engellilerdir. İsmi bu şekilde seçmemin amacı, modern insandan ayrı bir tür olarak ele alındığımız gerçeğini irdelemek ve ironik bir dille eleştirmektir.
Bizler, yani engelliler, toplum tarafından ötekileştirilmekte ve gerek pozitif gerekse negatif ayrımcılığa uğramaktadır. Ben de, gördüğümüz bu muameleyi ve hakkımızda doğru bilinen yanlışları hem ironik bir dille eleştirmek, hem de bu sayede farkındalığı artırmak amacıyla böyle bir blog sayesinde meramımızı anlatmanın gerekli olduğunu düşündüm.
Sonraki yazılarda, yapmaya çalıştığım şey hakkında daha fazla fikir sahibi olacağınıza ve aynı zamanda eğleneceğinize inanıyorum. Yazılarımı okurken keyif almanız dileğiyle.