28 Aralık 2020 Pazartesi

Kaynaştırma Eğitimde Kaynaştırılamayan Öğrenciler

 Pandemi sürecinde eğitim camiası uzaktan eğitimin yüz yüze eğitim kadar verimli olup olmadığını tartışıyor. Bu tartışma bana engelliler kendileri için tasarlanmış ayrı okullarda izole eğitim mi almalı yoksa gerekli erişilebilirlik düzenlemeleri yapılması şartıyla engelli olmayan akranlarıyla aynı okulda kaynaştırmalı eğitim mi almalı tartışmasını hatırlattı.


Yüz yüze eğitime geçilmesi gerektiğini savunanlar, eğitimin akademik gelişimden ibaret olmadığını, öğrencilerin sosyalleşmesi, bir arada yaşama kültürünü pekiştirmesi gibi kazanımlarının da olduğunu ileri sürüyor. Bu görüş kaynaştırma eğitim uygulamasının da temel dayanağı aslında. Engelli öğrencilerin gelişim sürecinde toplumun geri kalanından izole olmaması, engelli olmayan akranlarıyla iletişim kurabilmesi, engelli olmayan öğrencilerin de engelli insanlarla bir arada yaşamayı öğrenmesi için iyi düşünülmüş bir uygulama kaynaştırma eğitim.


Teori mükemmel, ama pratikte her zaman böyle olmadığını kaynaştırma eğitim almış bir engelli olarak söyleyebilirim. Bunun bazı sebepleri var: Engelli öğrenciyi okula kabul etmeyen idareciler, kendi çocuklarıyla aynı sınıfta istemeyen ve bunu cimer’e bile yazabilen veliler, kendi dersi için erişilebilirlik düzenlemeleri yapmayı reddeden öğretmenler, en önemlisi de engelli öğrencilerin maruz kaldığı akran zorbalığı. Bu yazımda akran zorbalığı ve öğretmenlerin, özellikle PDR’cilerin sıklıkla başvurduğu yanlış bir tutumdan söz edeceğim.


Öncelikle belirtmeliyim ki kaynaştırma eğitimin hakkını veren idareci-öğretmen-veli iş birliğinin tam manasıyla sağlandığı okullarda da eğitim aldım. O yüzden tüm idarecileri ve öğretmenleri zan altında bırakmak istemiyorum.Akran zorbalığı konusunda kimseyi tenzih edemeyeceğim, zira en böyle işlerin tıkır tıkır yürüyormuş gibi göründüğü ama en büyük sıkıntıların yaşandığı yer o sınıfların içidir.


Sınıf düzenini sağlamaya çalışan öğretmenin gözden kaçırdığı bir nokta var. Engelli arkadaşınızla dalga geçtiğinizi duymayacağım demeniz diğer öğrencileri dalga geçmemeye değil, aksine sizin görüp duymayacağınız zorbalıklar yapmaya iter.


Görünüşte her şey düzelmiş, sınıf düzeni sağlanmıştır. Şu aşamada engelli öğrencinin her şikayeti yalan, abartı, yersiz alınganlık hatta engeliyle barışamama olarak algılanır. Bizzat başımdan geçen olay, sınıf arkadaşlarım beni bodrum kattaki spor salonuna kitleyip kaçtılar, beden hocası fark edince de ya biz zil çalınca telaştan senin içerde kaldığını fark edemedik özür dileriz dediler. Tabii ben hocayı inandıramadım bilerek yaptıklarına.


Bu konuda öğretmeni de suçlamamak lazım. Sonuçta o elinden geleni yaptı, sınıfı uyardı, ee sen de biraz kendinle barışık oluver bak Metin Şentürk nasıl kendisiyle dalga geçiyor değil mi( Bu tavsiyeyi o kadar çok öğretmenden duydum ki,4 yıl boyunca Adler, Jung, Freud falan okuduktan sonra geliştirilen pedagojik yaklaşımın Metin Şentürk olması enteresan.


Akran zorbalığı, farklı olanın dışlanması uyarıyla geçiştirilebilecek sorunlar değil ve bu sorun engellileri ayrı okullara göndermekle çözülemez. Çünkü zorbalığa maruz kalanlar sadece engelli öğrenciler değil; şişman, çirkin, fakir, yetim, öksüz, göçmen vb. birçok öğrenci aynı travmayı yaşayabiliyor.Bu sorun nasıl çözülür bilemem, eğitimci değilim, şu anda izlenen yöntemlerin göründüğü kadar etkili olmadığını tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim.







12 Aralık 2020 Cumartesi

Kırk Kör Kırkının da Kalbi Kırık Kör

 Blogger’ın sunduğu, Homo İbretus’un komik olduğu yeni yazımız babababaşlıyor...



Yo, yo, rap time

Görmeli duymalı espri yapalım

Başkandan bi randevu koparalım

Dumtaka mıntıka darbuka çalalım

Farkındalık projesini kapalım

Mis gibi viral

Versene bi dal

Hak konuşmasak

Moruk beni bi sal

Dupturuduptus

Ben Homo İbretus

Anladığın dil

Buysa konuşuruz.

 Kırkının da kalbi kırık körler

Kör deme onun adı bastonşörler

Sorunları konuşsak kim dinler?

Eşitlik hak hukuk sıkıcı şeyler.

Çünkü bu konular kör nokta.

Al sana espri neşen dorukta

Bunu duyanlar körler somurtmaz

Diye aptalca bir mit yumurtlar.

Bana ayrılan sürenin sonuna geldik.

Tribünde kim kaldı ses versin.

Sesimiz sözümüz elbet duyulacak

O zaman her şey daha da güzel olacak.








 







 

28 Kasım 2020 Cumartesi

Uzaktan Empati

 İbretlik Cuma‘yı da atlattığımıza göre, her nasılsa doğum günümüzü bile kutlamayan engelsiz kardeşlerimizin her sene aksatmadan kutladığı, engelli adaylarının bu günü kutlamaya karşı çıkan engellileri linçleme derecesinde bir kutsiyet atfettiği 3 Aralık Dünya İbretlenme Günü için geri sayım başladı.


Ne yazık ki pandemi şartları engelliler ve adayları arasındaki sosyal mesafenin kalktığı bu tek günü de elimizden aldı. Korkarım bu yıl elinde baston gözü kapalı yürümeye çalışan bir yerel yönetici kendi açtırdığı çukura düşmeyecek, hepimiz engelli adayıyız diye başlayıp sevgi varsa engel yoktur diye biten konuşmalar yurdun dört bir yanındaki konferans salonlarında eşzamanlı bir alkış fırtınası koparmayacak,çoğunluğu görme engellilerden oluşan ama kavgaya adam toplar gibi toplandıkları her halinden belli müzik grupları elektrobağlama cızırtılı mikrofon ve dev hoparlör combosuyla dinleyicilerin beynine tecavüz edemeyecek.


Öte yandan uzaktan çalışma, toplantı, seminer hatta uzaktan yakın dövüş eğitimi bile yapılıyorken uzaktan empati neden kurulmasın? Tabii toplumumuz instagramda Down sendromlu çocuk fotoğrafıyla otizm farkındalığına dikkat çekmek, görme engellileri bir de kullandıkları bastonun rengine göre etiketleme safsatasını kesin bilgi yayalım uyarısıyla tweetlemek gibi ilginç yöntemler denese de, işin ucunda engellilik hakkında bilgi sahibi insanların eleştirel yorumlarıyla madara olmak da var.


Bu yazımda, İbretus’la premium farkındalığın keyfini çıkaran siz değerli okurlarım için İKEA gardrobu gibi evde kendi başınıza kurabileceğiniz yeni empati modelleri tanıtacağım. Sırf şu premium lafını kullanmanın havalılığı için bile hayrına yapabilirim bunu.


Öncelikle evde karantinada kaldığınız veya evden dışarı çıkmayı en aza indirdiğiniz dönemde, istese de engebeli ve araba dolu kaldırımlar, rampası olmayan toplu taşıma araçları, asansörü ve engelli tuvaleti olmayan eğlence yerleri yüzünden topluma karışamayanortopedik engellileri mahkum eden şeyin tekerlekli sandalye olmadığını anlamak ya da hapşırdığınızda sizi covidli sanıp alelacele yanınızdan uzaklaşan insanların zihinsel engelli veya ampute birini görünce de aynı böyle kaçıştığını hatırlamak iyi bir başlangıç olabilir. 


 Bu işin teorik kısmı. Etkili bir ibretlenme deneyimi için pratik yapmak çok önemli. Bunun için size önerebileceğim küçük egzersizler var. Mesela zoom toplantısına gözlerinizi kullanmadan bağlanmayı, ellerinizi kullanmadan maske takmayı, ya da kapınıza gelen maskeli kuryeyle kulağınızda kulaklık varken konuşmaya çalışmayı deneyebilirsiniz. Gerçi Gold premium Plus takipçilerim bunların engellilikten kaynaklanmadığını, ekran okuyucu yazılım, ağız kısmı şeffaf maske gibi erişilebilirlik düzenlemeleriyle hallolabildiğini gayet iyi bilir. Elleri olmayan birinin nasıl maske takabileceğine dair önerileri de sizden alayım. Ee her şeyi ibretten beklemeyin. Hep biz mi sizin sorularınızı cevaplayacağız? Şimdi sıra sizde, kendi farkındalığınızı kendiniz yaratın! Of şahane slogan, yeter ki beyniniz engelli olmasından iyi en azından, bence.








   

17 Eylül 2020 Perşembe

Bir Değnek ve 1 Denekle 1001 Deney garanti

“Görme engelli kılığında para bozdum, Homo ibretus da para tanıma cihazını çıkarıp beni bozdu.”


Bu ibretlik işlerinden biraz elimi eteğimi çekeyim dedim, piyasayı çakma körler ele geçirmiş, sosyal deney ayağına millete ibretlik taslıyor. Madem öyle, sakatlığın sahibi geri geldi, denekleri pistten alalım. Deney tüplerini youtuberların ulaşamayacağı yerlere koyalım.


Neymiş, görme engelli adam 50 lirayı 5 lira diye verse bozuntuya vermeden bozar mıymışız! Yahu, 21. yüzyıl körlerinde tanımadığı adama 45 lira kaptıracak göz var mı? İcabında para çekmeye gittiği bankayı daha sonra ben para falan çekmedim diye kandırıyorlarmış da bankalar o yüzden körlere şahitsiz işlem yapmıyorlarmış.


Bastonun bile akıllısı çıktı, toplum hala aynı yerde. Youtube videosunun altına “Bakın biz görme engelliler para tanımada şöyle aparatlar böyle aplikasyonlar kullanıyoruz o da olmasa banknotların boyutu farklı zaten.” diye açıklayıcı yorum yazıyorum, gelen cevap “Görme engelliysen nasıl yazıyorsun?”


Halbuki gerçek bi kör olsa videoda, açacak telefonu açacak Cash Reader’ı tutacak parayı kameraya öğrenecek 5 lira mı 50 lira mı.


Ama tabii  doğru bilinen yanlışları tespit et, doğrularını araştır, hatta bizzat engellilerden yardım al, sonucunda engellilerin karşılaştığı zorluklar ve buldukları çözümler hakkında gerçekçi bir video yap bu işler zahmetli. Ne biliyosun körler hakkında? Rüya görmezler, yolda yürürken düşerler, kulakları iyi duyar, sesleri güzeldir, insanları sesinden şıp diye tanırlar... Yaz bunları maddeler halinde, her videoda bir maddenin doğruluğunu kanıtla. Bir değnek ve 1 denekle 1001 deney garanti.