17 Mart 2024 Pazar

Voleybolda Organizasyon Şeması: Oyuncular ve Görevleri

A milli kadın voleybol takımımızın maçlarını izleyenler molalarda ve set aralarında çıkan şu reklamı hatırlayacaklardır. Reklamda, çeşitli pozisyonlarda oynayan 4 oyuncu saha içindeki görevlerini birer cümleyle özetliyor. Bu yazımda reklamda yer alan oyuncuları kısaca tanıtarak takımdaki görev dağılımını anlatmaya çalışacağım.

“Hücum bana emanet.” diyen kişi Ebrar Karakurt. Kendisi milli takımda smaçör, Rusya’nın Lokomotiv Kaliningrad takımında pasör çaprazı pozisyonunda oynuyor. Büyük fanıyımdır, hem oyununu hem de eğlenceli kişiliğini çok beğenirim. Hatta benim Avrupa Şampiyonası finalini izleyip voleybolla tanışmam onun sayesinde oldu. Ayrıca Instagram’da fotoğraf/video paylaşırken bazen içeriğine dair kısa metinler ekliyor, hatta bazı videolarında farkında olmadan betimleme de yapıyor. Bu erişilebilirliği tüm paylaşımlarında sağlasa tam süper olacak.

Voleybol anlatıcısı çizgimden kaymadan smaçör ve pasör çaprazının görevlerine geçeyim. Görev tanımına bakılırsa smaçör çok fonksiyonlu bir oyuncu. Sahada 2 tane smaçör oluyor. Ön alandaki rakibin hücumunu blockluyor, pasörden gelen topla hücum ediyor. Arka alandaki servis de karşılıyor. Pasör çaprazı genelde manşet almıyor, servis karşılamıyor. Hücum ağırlıklı ama ön alanda block da yapıyor. Çok cool. :)

“Oyun kurmak bana emanet.” diyen kişi Cansu Özbay. Kendisi pasör ve şu anda Vakıfbank’ta oynuyor. Pasörün görevi topu hücum yapacak oyuncuyla buluşturmak. Kısaca pasör oyunu koordine eden kişidir diyebiliriz. Pasörle diğer oyuncular arasında koordinasyonun nasıl sağlandığını bir önceki soru-cevap yazımdaki 3. soruda anlatmıştım.

“Savunma bana emanet.” diyen kişi Zehra Güneş. Voleybol betimleme yazılarımı başından beri takip edenler zaten sesinden tanıyacaklardır. İlk yazımda kendisinin futboldaki oyuncu mevkilerini voleyboldakilere uyarladığı videosuna atıfta bulunup ondan blockların hanfendisi diye bahsetmiştim. Cansu Özbay gibi Zehra Güneş de Vakıfbank’ta oynuyor ve bir orta oyuncu olarak blocklarını sürdürüyor.

Orta oyuncunun görevi block yapmak ve kurşun pas denen kısa ve fazla yüksek olmayan paslarda hücum yapmak şeklinde tanımlanabilir.

“Takım, takım bana emanet.” diyen kişi de Eda Erdem, 8 Mart’ta heykeli dikilen. Hem milli takımın hem de Fenerbahçe Opet’in kaptanı, onun da pozisyonu orta oyuncu. Kendisini aşırı severim, rüyamda sıkı bir Homo İbretus okuru olarak görmüşlüğüm var. Hiç görmeyen birine voleybolu anlatma fikrim öyle ortaya çıktı.

Reklamdakilere ek olarak bir de libero var. Onun görevi yalnızca arka alanda savunma yapmak. Hücum ve blok yapamaz, servis kullanamaz. Yalnızca manşetle servis karşılayabilir. Ön alanda da oynayamaz, rotasyonda ön alana geçme sırası geldiğinde ikinci orta oyuncuyla yer değiştirir.

Oyuncu mevki ve görevlerini kısaca açıklamaya çalıştım. Soru, görüş ve önerilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Reklam filmindeki oyuncuları tanıtırken dış görünüşlerine dair betimleme eklemedim çünkü bu seneki turnuvalar için milli takım kadroları açıklandığında tüm oyuncuları tek tek betimlediğim ve nasıl görünüyor olabileceklerine dair tahminlerimle kıyasladığım bir yazı gelecek. Takipte kalın.

27 Şubat 2024 Salı

Formalı İbret Hoca Voleybol Sorularını Cevaplıyor

  Görmeyenlere voleybol betimleme yazılarım ilk meyvelerini verdi. Bu yazılarımdan haberdar olan görme engelli bir arkadaşımız, voleybola dair sorularını bana mail yoluyla gönderdi. Bu yazımda kendisinin sorularını cevaplamaya çalışacağım.


Soru 1: Smacın daha sert ve hızlı, plasenin daha hafif ve yavaş gittiğini biliyoruz. Peki bu iki vuruşu birbirinden ayıran temel teknik nedir?

Beyaz Bastonla Fileye Doğru başlıklı yazımda plase ve smacın nasıl atıldığını tarif etmiştim. Smaçta topun hızını artırmak için sıçrayıp sertçe vurmak söz konusuyken plaseyle topun hızı yavaşlatılıp bilek hareketiyle topun istenen yöne gitmesi sağlanır. Yani smaç kaba kuvvetse plase duygusal manipülasyondur diyebilirim.


Soru 2: Her servis değişiminde hücum turlarının, başka bir deyişle oyuncuların saha içinde durdukları yerin değiştiğini biliyoruz. Spikerler maç anlatımı esnasında üçlü hücum turu ve ikili hücum turu olmak üzere iki pozisyondan bahsediyorlar. Üçlü hücum turunda servisi pasörün attığını bildiğimden ön alanda bir orta oyuncu, bir smaçör ve pasör çaprazının durduğunu biliyorum. Fakat ikili hücum turunda file önünde hangi oyuncular kalıyor?

Öncelikle okuyanlarda kafa karışıklığı yaratmamak için bir konuyu netleştireyim: Servisi kullanan takım sayı aldığında o takımın oyuncuları yer değiştirmiyor, sayı alamayıp da servis sırası rakip takıma geçince ve rakip takım sayı aldıkça oyuncular saat yönünde birer pozisyon kayıyor. Diziliş ve dönüşleri şu yazıda anlatmıştım. Soruya gelince, ikili hücum turları pasörün ön alanda olduğu turlara deniyor ve ön alanda pasör, orta oyuncu ve smaçör oluyor.


Soru 3: Karşı taraf servis kullandıktan sonra manşet alınıyor ve top pasöre ulaştırılıyor. Pasör sahayı taradıktan sonra pası atacağı oyuncuya karar veriyor. Peki bu kararını pası atacağı oyuncuya nasıl bildiriyor? Bütün hücumcular pozisyon alıp pasın gelmesini mi bekliyor yoksa pasör kararını oyuncuya sesli bir biçimde mi aktarıyor?

Takımların halihazırda farklı dizilişler için geliştirdikleri üç aşağı beş yukarı belli oyun stilleri oluyor ve oyuncular antrenmanlarda bunlara çalışıyorlar. Onun dışında pasör servis atarken ya da soruda belirtildiği gibi servis karşılamada oyun kurması için top kendisine geldiğinde topu hangi oyuncuya ve kaç numaralı bölgeye atacağını söylüyor (“Hande, 4” gibi) ya da el işaretleriyle anlatıyor. Sözlü komutları rakip takımın da duyup ona göre savunma geliştirmeleri de mümkün, o nedenle eli rakibin görmeyeceği şekilde konumlandırıp topu atacağı bölgenin numarasını parmaklarla göstermek daha etkili bir yöntem. Örneğin 2 parmağı açıksa 2 numaralı bölgeye atacak demektir. 5 parmak var 6’ya atacaksa ne olacak derseniz, Google'dan nakledilen bir rivayete göre 6 için sadece baş parmak açık diğerleri kapalı oluyor.


Soru 4: Maç sonu istatistiklerinde smaçör ve liberoların manşet yüzdeleri belirtiliyor. Bu esnada iki tip manşetten söz ediliyor: Pozitif manşet ve mükemmel manşet. Pozitif manşet ve mükemmel manşet arasındaki temel fark nedir?

Mükemmel manşet adı üstünde mükemmel. Top pasöre en yakın mesafeye, en uygun yükseklikten ulaştığında buna mükemmel manşet deniyor çünkü pasörün oyunu en iyi şekilde kurmasına olanak tanıyor. Pozitif manşette de top pasöre ulaşır ama topun yüksekliği yetersizdir ya da topun gidiş yönü pasörün uzağında kalır ve pasörün topu almak için topun gidiş yönüne doğru hareket etmesi gerekir. İstatistiklerde mükemmel manşet için MM, pozitif manşet için PM kısaltmaları kullanılıyor. İstatistiklerin nasıl yorumlandığına dair ayrı bir yazı gelecek.


Soru 5: Servis karşılayıcılar zaman zaman hatalı manşet alıp topu karşı tarafa geçirebiliyor. Bu tür durumlarda karşı tarafın oyuncusunun topu tiplediği söyleniyor. Bunun için smaç ve plaseden farklı bir teknik mi kullanılıyor?

Esasen basketbolda kullanılan tiplemek teriminin voleyboldaki kullanımını araştırdığımda yalnızca TVF’nin sitesinde yer alan 2017 Hakemlik Rehberi’nde plasenin eş anlamlısı olarak parantez içinde kullanıldığına rastladım. Kural 9.4’te tiplemek, tek el veya parmaklarla, top bütünüyle file üst kenar seviyesi üzerindeyken yavaşça hücum vuruşu yapmak şeklinde tanımlanmış. Böyle de çok araştırmacı gazeteci gördüm kendimi canım :)


Soru 6: Jump servis ile smaç servis arasındaki temel teknik fark nedir?

Soruyu cevaplamadan önce paragraf uzunluğundaki soruların ardından kısa ve net bir soru görmenin verdiği rahatlamayı doyasıya yaşamak istiyorum izninizle. ÖSYM Türkçe testini bitirip matematiğe geçmiş gibiyim şu an.

Evet ne diyorduk, jump servis smaç servis farkı. İkisi de aynı şekilde atılır ama jump servisle ace alındıktan sonra Erik dalı oynanır, smaç servisle ace alındığında ise yalnızca tezahürat yapılır. Bunu ben uydurdum aslında bir fark yok ikisi aynı şey zaten. Smaç servisin İngilizce karşılığı jump serve. 


Şimdilik bana gelen sorular bunlardı. Sizler de sorularınızı, voleybola dair betimlenmesini istediğiniz konuları, görüş ve önerilerinizi benimle paylaşabilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

24 Ocak 2024 Çarşamba

Yalan Haberin Doğru Adresi Tabldot Gazetesi

 “Yalan haberin doğru adresi” sloganıyla yayın hayatına başlayan Tabldot’un ilk ve muhtemelen tek sayısından hayret, ibret ve gıybet verici gündemin satır başları:


3 aydır devam eden saç dökülmesi şikayetiyle geçtiğimiz pazar saat 22:30 sularında acil servise başvuran bir hasta, 5 günlük rapor talebini reddeden doktora saldırdı. Olay yerinden uzaklaştırılırken “Yallah Zimbabwe’ye!” diye bağıran saldırgan, güvenlik görevlilerine zor anlar yaşattı. Kaşı açılan ve burnu kanayan doktora pansuman yapan hemşire kendilerine derhal serum takılmasını isteyen diğer hastalarca darp edildi.


Ankara’da bir sınıf öğretmeni, doğalgaz yakmaktan daha ekonomik olur diye düşünerek evinin duvarlarını kürkle kaplattı. Öğretmenin sömestr tatili için verdiği ödevle ilgili soru sormak üzere öğretmeni görüntülü arayan bir veli, bu dekorasyon değişikliğini hemen fark edip çaktırmadan ekran görüntüsü alarak “Sorsan geçinemiyorum der ama baksanıza evine bile kürk giydirmiş.” notuyla Whatsapp veli grubuna gönderdi. Hakkında dönen dedikodulardan haberdar olan öğretmen kendini “Herkes Fatih’in Kanuni’nin torunu olacak değil ya canım ben de Sultan İbrahim’in torunuyum.” diye savunsa da velilerin dilinden kurtulamadı.


İşkembe-i Kübra adlı Youtube kanalındaki videoları izleyip gaza gelen bir lise öğrencisi, hoşlandığı kızdan karşılık alamamanın verdiği hınçla anonim Twitter hesabından başarılarıyla tarihe geçmiş Türk kadınlarına hakaret etti. Sosyal medyanın gücüyle yarım saatte kimliği deşifre edilen genç, tüm bunları ezik bir beta erkek olmadığını göstermek için yaptığını söyleyip özür diledi. Alınan son bilgiler gencin ailesinin zoruyla AMATEM’de etkileşim bağımlılığı tedavisi görmeye başladığı yönünde.


İstanbul’da gerçekleşen bir sokak röportajında “Hindistan’dan Türkiye’ye göç olsa tepkiniz ne olur?” sorusu yöneltilen yabancı uyruklu bir kişi “Gelmesinler onlar ineğe tapıyor, lahmacunumuzu yedirtmeyiz.” cevabını verdi. Konuşulanları duyup lafa karışan bir vatandaşın “Yiyin birbirinizi ete para vermeyin, kovun birbirinizi bota para vermeyin.” demesi üzerine şiddetli bir kavga koptu. Yaşanan arbedede mikrofonu ağzına tıkılan muhabir, kamerayı kırılmaktan son anda kurtardı.


Tuttuğu baston bile olay olan görme engelli judocu Hami İbretoğlu, siyah kuşak versus beyaz yaka diyerek sabah 9’dan akşam 6’ya kadar aralıksız antrenman yaptı. Antrenmandan sonra takım arkadaşlarının 4 porsiyon kebap, 6 çeşit meze, 8 lavaş ve 2 şişe ayrandan oluşan yemek sürprizini “Kimin menüsü buuuuuu” ezgisiyle paylaşan Hami’nin videosu yargılayıcı bakışlarla izlendi. Yüzlerce olumsuz yorumla karşılaşan Hami, “Ben linç yemiyorum, ben yiyorum linç oluyor.” paylaşımında bulundu.


12 Ocak 2024 Cuma

Sosyal Medyayı İkiye Bölen Tartışma: "Körler Pijama Giyer Mi?

Geçtiğimiz günlerde Tiktok fenomeni Duyarsu'nun paylaştığı Karanlıkta Giyinme Challenge videosu sosyal medyanın gündemine bomba gibi düştü. Duyarsu'nun videoda giydiği pijamanın tüm düğmelerini yanlış iliklemesi, sosyal medyayı karpuz gibi ortadan ikiye ayıran yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi: Görme yetisi olmayan insanlar pijama, gömlek gibi kıyafetlerin düğmelerini düzgün iliklemekte zorlanıyorlar mıydı acaba?


Bazı sosyal medya kullanıcıları bu tür paylaşımlara denk gelen görme engellilerin rahatsız olabileceğini iddia ederken, bazıları ise "Görmeden nasıl sosyal medyaya girecekler de bu paylaşımlardan haberdar olacaklar?" diyerek bu görüşe karşı çıktı. Görme engelli bir kullanıcının "İş mülakatında bana "Kravatınızı kendiniz mi bağladınız?" diye sormuşlardı." şeklindeki tweeti tartışmanın seyrini değiştirdi. Bu tweetin aldığı etkileşimi... öhöm yani daha geniş kitlelerde farkındalık yaratma fırsatını gören Duyarsu'nun "Ben aslında görmeyenlerin hayatlarının ne kadar zor olduğuna dikkat çekip onların karanlık dünyasına ışık tutmak istemiştim." minvalindeki özrü kabahatinden uzun videosu bardağı taşıran son damla oldu. 


Görme engelli judocu Hami İbretoğlu, antrenman öncesi judogisinin kemerini bağlarken çektiği videosunda sarf ettiği "Loş yapma Duyarsu!" sözüyle tartışmaya son noktayı koydu. Ertesi hafta yapılacak olan görme engelli judo milli takımı seçmelerine hazırlanan sporcunun videosunda bir başka detay daha dikkat çekti: Hami'nin katlanmış halde duran bastonu! Hami'nin her bir parçasını farklı renkte el işi kağıdıyla kaplayarak süslediği bastonu katlandığında gökkuşağını andırıyordu ve bu benzerlik, linci taştan çıkaran Z kuşağına ilaç gibi gelmişti. Eleştiri oklarının yeni hedefi Hami İbretoğlu'ydu. Milli takım seçmelerinin yapıldığı salonu basan bir grup, "Karanlığa doğdu, LPG'li oldu, milli utancımız Hami İbretoğlu" tezahüratıyla Hami'yi protesto etti. Seçmelerin sonunda milli takıma gireceği kesinleşen Hami İbretoğlu soyunma odasına penguen dansıyla giderek bu tepkilere gereken cevabı verdi. "Tamam artık kaldır şu bastonu istersen." diyen federasyon temsilcisine Hami'nin tepkisi bastonu iki eliyle yan tutarak halter gibi kaldırmak oldu.


Twitter'da gıybet kazanı fokur fokur kaynarken Duyarsu "En büyük engel sevgisizliktir         #Loveislove" paylaşımıyla o kazanı kendi kafasına geçirmiş oldu. Astarı yüzünden pahalıya gelen bu destek mesajının ardından Duyarsu bir süre sosyal medya detoksu yapıp Taksim'de "engelli gastesi" satacağını duyurdu. Bunu yaparken dil bariyerini ortadan kaldırmak için Arapça öğrenmesi gerektiğini de söyleyen Duyarsu, dil bariyerinden önce linç bariyerine takıldı.