23 Aralık 2013 Pazartesi

İbrethaneler: Günah Çıkarma Kabinleri


İBRETHANELER: GÜNAH ÇIKARMA KABİNLERİ


 
Yolda gördüğünüz bir ibretliğe yardım etmek için sokaktakilerle kapışıyor musunuz? Otobüste yer vermek için diğer yolcularla adeta kavga mı ediyorsunuz? Yardım edip sevabın dibine vuracağınız ibretlikler mi arıyorsunuz? Homo İbretus’ları doğal ortamlarında gözlemlemek mi istiyorsunuz? İşte size devrim niteliğinde proje: “İbrethane” yani diğer adı “Günah Çıkarma Kabini”.

 
Bu projeye göre, çeşitli merkezlere kurulacak olan ibrethanelerde acımalık ve sevmelik Homo İbretus’lar bulundurulacak, bu ibretliklerin masumiyetinden feyiz alan ve onlara iyilik yapıp yardım eden vatandaşlar, vicdanlarını rahatlatarak manevi huzura kavuşacak.

 
İşte bu devrim niteliğindeki projeye ilişkin detaylar:

 
İçinde en az bir Homo İbretus’un bulunduğu 15 metrekare genişliğindeki kabinler; ibadethaneler, kamuya açık alanlar, cezaevleri, Amatem şubeleri, huzurevleri, hastaneler, alışveriş merkezleri başta olmak üzere çeşitli merkezlere kurulacak. Özellikle cezaevleri ve Amatem’lerdeki kabin sayısı yoğunluğa göre artırılacak. Mahkumlar ve bağımlılık tedavisi görenler için bu kabin uygulamasına katılmak zorunlu hale getirilecek.

 
Kabindeki ibretlik, günah çıkaranın görmek isteyeceği şekilde, ezilerek ve büzülerek oturacak, masum masum bakacak ve acıma duygusu uyandıracak. Bunun sonucunda günah çıkaran kişi İbretus’un başını okşayacak, onu teselli edecek, onunla konuşacak, ona yardım edecek ve bu sayede aslında bu ucube sakatların küçük çocuksu dünyalarında ne kadar meleksi olduklarını düşünüp kendi hatalarının bağışlanmasını dileyerek, bir işe yaramış olmanın huzuruyla kabinden çıkacak.

 
Bir kişinin kabinde kalma süresi maksimum 20 dakika olacak. Kabin ücretsiz ve 7/24 açık olacak. İbretus’lar kabinde 8 saatlik vardiyalar halinde dönüşümlü olarak bekleyecek. Her İbretus haftada 1 gün izinli olacak. Bu meczup yaratıklara maaşları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca oluşturulan bir fondan temin edilecek.

 
Kabine girişler, girişteki numaratörlerden alınan numaralar sayesinde yapılacak. Kabinde, bu acınası mahlukların saçını okşamak, elini tutmak, alnından öpmek, ağlamak, ona sarılmak ve gerçeği yansıtmayan iltifatlarda bulunmak, yalandan ilan-ı aşk etmek serbest olacak. İsteğe bağlı olarak o özürlüye hediye veya yiyecek götürülebilecek. İbretliğin yüzünde oluşacak en ufak bir tebessüm günah çıkarma işleminin başarıya ulaşması anlamına gelecek. Aksi halde tekrar numara alınarak işlemin tekrarlanması gerekecek.

 

İBRET ALACAKLARA UYARILAR


 
-Eğer yiyecek getirecekseniz, kabuklu yiyecek, kuruyemiş, yutulması ve çiğnenmesi zor yiyecekler (lokum mesela) getirmeyiniz. Su veya başka bir içecek içirecekseniz, pipet kullanınız ki boğulmasın.

 
-Bu ibretlikler tek başına yıkanamayan canlılar olduğundan ve temizlikleri günaşırı yapıldığından okşamadan önce eldiven takmanız tavsiye edilir.

 

-Bu ibretlikler mide bulandırıcı görünümde yaratıklar olduğundan, mümkün olan en kısa sürede işleminizi tamamlamanız sağlığınız açısından önemlidir.

 
-Bu İbretus’lar çok çabuk bağlanıp karşısındakine fazla değer verdiğinden aynı kabine tekrar uğramamanız aynı ibretlik mahluka tekrar rastlamamanız ve yakanıza yapışmasını önlemeniz açısından yararınıza olacaktır.

 
Kısacası, aslında her gün çevremizde olan olaylar sistemli ve amaçlı hale getirilecek.

 
Proje bitiş tarihi: Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.
Projenin uygulanacağı yer: Bir yer düşünüyorum yemyeşil, bilmem neresinde yurdun.

İlke Çeperli 

 

6 Aralık 2013 Cuma

İBRETLİK ŞİİR (DİKKAT İRONİ VAR)

İBRETLİK ŞİİR (DİKKAT İRONİ VAR) 

“Şiir Yazmak” konulu yazımda örnek olarak verdiğim ironik şiirin tamamı. Bu şiirin teması “Rulolar elimizde, peçete gözümüzde. Biz okuruz şiiri hey şiiri!”

Kirli sepetinde beyaz çoraptım.
Ama cennette en iyi yeri kaptım.
Engelime rağmen azmedip çiş yaptım.
Nerde ulan bu tuvalet kağıdı?

Beyaz bastonum benzer pırasaya.
İhtiyacım var ayrımcı yasaya.
Aaa, portakal suyu döktüm masaya,
Nerde ulan bu tuvalet kağıdı?

Biz bir grubuz adeta bir çete
Biz bize olmaktır bize reçete.
Ajitasyon bol, yetmez peçete,
Nerde ulan bu tuvalet kağıdı?

Mihri İlke dedi sözün, taşladı.
Şiiri duyan ağlamaya başladı.
Bir kör çayın’ döktü, kendin’ haşladı.
Nerde ulan bu tuvalet kağıdı?

Mihri İlke Çeperli

İbret Günü'nde Bu Yıl Neler Oldu?

Dünya İbret Günü’nde Bu Yıl Neler Oldu?


3 Aralık Dünya İbret Günü (ajite edilmiş haliyle Engelliler Günü) bu yıl da klişeler eşliğinde kutlandı.  Aslında takip etmeseniz de tahmin etmemeniz mümkün değil zaten. İşte ben o gün neler olduğunu size özetleyeceğim.

1- SEMPATİK EMPATİ


İbret Günü’nde en çok yaşanan empati çalışmalarını bu başlık altına topladım. Empati kurmak adı altında yapılanlar şu şekilde:

-X belediye başkanı veya Y valisi ayağına beyaz çorap giyerek (alçı yapmış kendince akıllım .s) o çok sevdiği, hatta bütünleştiği, döner koltuğuna oturup sokakları gezdi. (Homo Tekerus’ları anlamış yani)

-A partisinin milletvekili gözlerini siyah bir bandajla kapatıp eline beyaz bir baston alıp (Homo Zifirus, tıpkısının aynısı :P) oraya buraya tosladı. (kıyamadım ki şimdi ben)

-B şehrinin C ilçesinde bir konferans salonuna binlerce kişi (muhtemelen D İlkokulu veya E Lisesi öğrencileri) zorla tıkıldı ve engellilikten bihaber olan insanlar engellilikle ilgili ahkâm kesmelerini bu zavallılara “farkındalık uyandırma” adı altında dinletti.

2- ÖNCE PANELDE ENGELLERİ KALDIRALIM, SONRA KOKTEYLDE YEMEKLERE SALDIRALIM! 

Bu son derece anlamlı merasim “Kimsesiz Sokak İguanalarını Koruma Derneği” tarafından düzenlendi. Şıklıklarıyla göz kamaştıran hanımefendiler daha olayın farkında bile olmadıklarından konferans boyunca dedikodu yaptılar. Bu sırada mail’lerini kontrol eden Muhittin Bey ve whatsapp’tan mesajlaşan oğlu Zübeyircan da gözlerden kaçmadı.

3- ÇIKARIN PEÇETELERİ AJİTE YAPICAM


İbret Günü’nün vazgeçilmezlerinden biri de insanlarda duygu patlamasına yol açan ve insanların yardım eliyle vicdani mastürbasyon yapmasını sağlayan azim ve gayret öykülerinin protagonisti biz İbretus’lar. Bu örnek insanlar topluluk önüne çıkartılıp, önceki yazımda bahsettiğim tarzda şiirler okutulmak suretiyle dinleyici ve izleyicilerin egoları tahrik ve tatmin edildi. Bu işten en kârlı çıkan taraf ise Selpak firması oldu. Peçete satışları gün boyunca %71 arttı.

4- ALTIN KALP ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU


Yılın en altın kalplilerinin ödüllendirildiği bu muhteşem günde en klişe cümle dalında “Engelleri kaldırın.” ve “Engelsizsiniz.” arasındaki kıyasıya rekabetin sonunda her iki cümleye de ödül verildi. En iyi yardımcı dalında ise, engelli bir genci her sabah yolun karşısına geçiren Büfeci Necati ödül aldı. En altın kalpli kadın dalında, işitme engelli Zekeriya Abi’nin gömleklerini ütüleyen komşusu Süheyla Hanım ödüllendirilirken, mangal gibi yürekli adam ödülünü ise mahallenin en güzel kızına olan aşkını kalbine gömüp hayatını ortopedik engelli bir kıza adayan Matkap Ferit aldı.


Evet, geçen yıl da bu yıl da bunlar oldu sevgili okur, ve bu zihniyet değişmediği sürece 3 Aralık 8723’te de bunlar olacak.

1 Aralık 2013 Pazar

Engellilik Konulu Şiir Yazma Teknikleri

Engellilik Konulu Şiir Yazma Teknikleri

Evet sevgili ibrettaşlarım, 3 Aralık Dünya İbret Günü nihayet gelip çattı ve her yıl olduğu gibi bu yıl da gazetelerde, televizyonlarda ve internette “engelli kızın ağlatan şiiri” (dikkat çekmek istiyorsanız gözyaşı şart), “azmiyle yürekleri dağlayan görme engelli Büşra” (isim çok önemli, İlke isimli bir insan kimseyi ağlatamaz mesela, masumiyet yok içinde anladın?) ve “engelleri kaldıran Mustafa” gibi şeyler görmeniz mümkün. Peki bu insanlar bu şiirleri nasıl yazıyor? Ben bu konudaki bilgi ve birikimimi bu yazımda eğlenceli bir üslupla sizlere sunacağım.

Öncelikle yapmamanız gerekenlerle başlayalım:

Şimdi, kendi yazdığım bir şiir üzerinden örnek vererek başlayayım:

“Kirli sepetinde beyaz çoraptım,
Ama cennette en iyi yeri kaptım,
Engelime rağmen azmedip çiş yaptım.
Nerde ulan bu tuvalet kağıdı?”

Evet, şiir bu. Hataları daha iyi görelim diye yaptım. Öncelikle engelliyseniz ve yeteneğinizi ortaya koymak istiyorsanız bunu mizahla başaramazsınız. Çünkü engelliler toplumda gülmeden değil ağlamadan sorumludur.
İkincisi, “ulan” gibi argo bir ifade bir engellinin masum ağzına asla yakışmaz. Unutmayın, hiçbir engelli küfür bilmez. (Ben bilmiyorum amına koyim.)
Üçüncüsü de, bu şiirle insanların acıma duygusuyla dalga geçildiği çok belli. İnsanlar zaten zoraki ağlıyor, bir de biz bununla dalga geçince iyice kötü oluyorlar.

Şimdi ne yapmamız gerektiğine gelelim:

1-Öncelikle şiirimize güzel bir başlık bulmamız lazım. Mesela, engellilik konulu bir şiire “Biz Engelliyiz Siz de Engitlisiniz” gibi bir başlık sakın koymayın.  Alternatif başlık önerileri: Azim, Azmin Zaferi, Azmimle Başardım, Engellere Rağmen, Her Şeye Rağmen, (bu rağmen sözcüğüyle bonus olarak övgü de alırsınız), Hor görmeyin Beni, Sizden Ne Farkım Var vs. vs.
NOT: Eğer kalabalık bir kitlenin %99’luk bir kesimini ağlatmayı hedefliyorsanız, “Gözleri Görmeyen Kızın Yüreğinden Çağlayanlar” şeklinde bol ajitasyonlu başlıklar seçmelisiniz.

2-Başlığımız ne olursa olsun, şiirimizde geçmesi gereken bazı anahtar kelimeler var: Azim, başarmak, engelli, farklı, görmek/yürümek (-ebilmek’le kullanımı daha faydalı), hayat, inanmak, karanlık, mutluluk, siyah,  umut, yaşamak gibi.  Bu kelimeleri şiire öyle bir serpiştirmeliyiz ki, vurgulu söylediğimizde her biri biber gazı etkisi yapmalı.  

3- Başlığı bulduk, kelimeler cepte. Şimdi, şiirin biçimine geldi sıra. Şiirimizi 7’li veya 11’li hece ölçüsünde yazabileceğimiz gibi, serbest ölçüde de yazabiliriz. Ancak dizeler çok uzun olmamalı ki, bağırarak okuduğumuzda ara verebilelim, sesimiz detone olursa gözyaşı da övgüler de gider. Aynı şekilde şiiri de gereksiz uzatırsak duygu yoğunluğu azalabilir. Dörtlükler halinde 5 kıta ideal. Veya şiiri bölmeyecekseniz zaman tutun, 5 dakikayı geçmesin.
Şimdi bu kurallar doğrultusunda örnek bir şiir yazacağım:
HAYATA TUTUNMAK
Hayata bir yanım eksik gelsem de,
Çevremde hep zavallı görülsem de,
Çektiğim eziyetleri bilsem de,
Pes etmedim, ben hayata tutundum.         (Burada gözler hafif nemlenecek.)

Karanlığı en iyi ben bilirim.
Sanmayın ki körüm diye ezilirim,
Ben her şeyin üstesinden gelirim,
Yenilmedim, hep hayata tutundum.       (Birkaç alkış bekleniyor, 2. dizede ilk damlalar akmaya başlar.)

Kurtulmaz azmin elinden hiçbir şey
Aslında sizler de ben de bir birey,
Dinle beni sana söylüyorum, hey!
Hayata tutun, ben bile tutundum.       (Burada verdik gazı, bir sonraki dörtlükte alkış kopacak.)

Görmesem de ablamın gamzesini,
Olsun, duyuyorum tatlı sesini,
Hissederek görüyorum hepsini,
Bakın ben nasıl hayata tutundum.          (Biri buraya peçete getirsiiiin!)

Günlerim ne zorluklarla geçiyor,
Benim gibilerse neler çekiyor,
Sahip olduklarım bana yetiyor,
Her şeye rağmen hayata tutundum.           (Alkışlar, gözyaşları, övgüler…)

Bakın, işte size mis gibi şiir. Bu şekilde, yoğunluk durumunuza göre ayda 25-30 şiir yazabilirsiniz. Sonrasında bu şiirleri bir kitap hâline getirmek isterseniz, kitap ismi için 1. maddeyi, önsöz ve arka kapak yazısı için de 2. Maddeyi uygulayabilirsiniz.

Peki, şiiri nasıl okuyacaksınız?

Şiirimizi okurken mümkün olduğunca bağırmak çok önemli.  Bir de ağlamaklı bir sesle okursanız, beklenen reaksiyonu almamanız için hiçbir neden yok. Unutmayın, gözyaşı istiyorsanız gözyaşı dökmeniz şart.

İşte size iki örnek:




 Bu arkadaşımız şiir okuma dalında her türlü ödüle layık gösterilebilecek biri. Baksanıza, "Gözlerin görmüyor sana iş vermişiz." sözüyle tanıdığımız Recep Akdağ'ı bile etkilemeyi başarmış.

Örnek Engelli Şiiri - 2

İkinci örneği de yukarıdaki linkte görebilirsiniz. Burada şiir okuyan abla duygusallığın dibine vurmuş durumda. Son derece vurucu kelimelerle yarattığı etkiyi gözyaşlarıyla da pekiştirmiş. "Mavinin sesini duymak" gibi ifadeler kullanmış. Gördüğünüz gibi, yaratıcılığın sınırlarını zorlarken gerçekçiliği ihmal edebilirsiniz.