12 Aralık 2021 Pazar

Engelin Flaması Varsa Toplumun Draması Var

Biz körler arasında, kullandığımız bastonun iki işlevi olduğu bilinir: Bunlardan biri önümüze çıkan çukur, tümsek, direk gibi engelleri fark edebilmek, diğeri ise başkalarına kör olduğumuzu fark ettirmek. Hatta karanlıkta sürücüler kolayca fark etsin diye bastonlarımızın beyaz olduğu da düşünülebilir.


Biz engelimizin flamasını taşırken bizi öyle görenler dramasını yaşıyor. Birkaç anekdotla konuya açıklık getirmek istiyorum:


Tekerlekli sandalye kullanan bir tanıdığım yağmurlu bir günde birinin yaklaşıp “Seni kim sokağa attı böyle?” diye sorduğunu ve bu olaydan ne kadar rahatsız olduğunu yazmıştı Twitter’da.O gün o yolda yürüyen insanlar için dışarıda işleri olduğu için çıkmış ya da canı yağmurda yürümek istemiş denecek. Ama işin içinde tekerlekli sandalye varsa hemen bu kış gününde yağmur altında üşüyen sokak canlarını sahiplendirelim moduna giriliyor. Sanırım “kendi ayakları üstünde durmak” deyimine daha geniş bir açıdan bakmamız gerekiyor.


Şimdi anlatacağım olayı da yıllar önce bir arkadaşımdan dinlemiştim. Erkek arkadaşıyla beraber lüks sayılabilecek bir cafeye gitmişler. Kapıdaki görevli onları durdurup “Yalnız burası pahalı bir yer. Siz buranın hesabını ödeyemezsiniz.” diye güya uyarmış. Bir defa nereden biliyor hesabı ödeyemeyeceklerini? Girişte cüzdan dedektörü var da oradan paralarını mı saymış, kartlarındaki bakiyeyi mi görmüş? Kılık kıyafetleri pis, yırtık, eski püsküymüş de oradan mı anlamış? Yoksa ellerindeki bastonları görüp durumdan vazife mi çıkarmış? Anladığım kadarıyla onlar oradaki fiyatları aşağı yukarı bilerek gitmişler. Velev ki tesadüfen girmiş ve fiyatları kestiremiyor olsunlar, müşteriyi bundan haberdar etmenin daha dolaylı ve nazik yolları var. Menüdekileri sayarken fiyatlarını da söylemek gibi. Eğer bütçelerine uygun değilse sipariş vermeden kalkarlar, böyle yapan bir sürü insan var sonuçta.


Benzer bir olay benim de başıma geldi. İş yerinden arkadaşımla öğle arasında yakınlardaki AVM’ye gidip bir şeyler içtik. Hesabı istediğimizde benim de hesaba ortak olduğumu gören garsonun şaşkınlığı yüzünden okunuyormuş. Bir erkekle beraberken hesabın doğrudan erkeğin önüne konduğuna şahit olan kadın okurlarım, eğer doğrusunun da bu olduğunu düşünmüyorlarsa beni anlayacaklardır.Dışarıdan bakınca aynı yaşlarda takım elbiseli iki adam, tek fark birinin bastonlu olması. Ama bastonlu adamın diğerine bir şey ısmarlaması, en azından kendi yediğini içtiğini ödemesi hayretle karşılanıyor. Yalnız olsaydım yan masadan hesabımı ödeyip kendince hayır işleyen de çıkabilirdi. Sık karşılaşırız bu tür durumlarla. Hesabımızı çaktırmadan ödeyen, dolmuş paramızı vermek isteyen ya da bir anda elimize para tutuşturan, reddedince zorla cebimize koymaya çalışan insanlara rastlarız.


E insanlar hayatlarında hiç engelli görmemiş, normal değil mi? Bazı insanlar bakmıyorlar ki nasıl görsünler? Engelimize o kadar odaklanıyorlar ki başka hiçbir şeye dikkat etmiyorlar. Hipnotize olmuş gibi hayal dünyalarında acıklı yeşilçam filmleri yaratıp en sıradan hallerimize dramatik bir boyut kazandırıyorlar. Gözlerine inen beyaz perdeyi dağıtmak için daha ne yapabiliriz?


 



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder